27 Eylül 2012 Perşembe

OLUR ARA-DA!

Selam naber! bu sıkışmışlık içerisinde yaşadığımız mecburi günlerde derdinizi dillendirmeye geldim.

Yaz biterken aklımızda kuş cıvıltıları deniz kokusu, keşke daha çok denize girseydim, keşke daha çok ağaç altında kahvaltı yapsaydımların keşkelerini yaşarken, soğuk esen rüzgara inat tişörtlere şortlara veda edemedik. 5 gün grip olup salgın var ya yoksa sorun bende değil havasına büründükten sonra çıkan ilk rüzgarda ,bulutların güneşin önüne set çektiği seni bırakmam bilader yeter artık benim sıram geldi, şöyle bir geri dur dediği ilk günde outletden aldığımız kabanları giymedik mi, giydik. Sonra yolda yürürken pişman olmadık mı olduk, ilk önce çevredekilere bakıp bunlar manyakmı ya bu havada tişörtlemi dolaşılır sözünün 5 dakikası geçmeden kabanın ön düğmelerini açmak, bu eylemden de 5 dakika geçmeden kabanı çıkartıp eline almak, işte dünyadaki en büyük eziyet buydu bizim için elde kaban taşımak. Taşımak olsa yine iyi cepheye top mermisi taşısak bu kadar yorulmayız, saatlerce elimizde kalan kaban, trisepsleri şişirirken psikolojiyi tırlatma seviyesine çekiyor ayrıca yaşlanmayı hızlandırıyordu, e bu kadar dert saç döker mazallah..

Aynı durumu kış biterken yaşayan insan güneş gördümmü aldanma, lafını hatırlayıp çevresine aldanıp şuursuzca açılmak saçılmak için, kafesinde avını bekleyen kapısı açılınca saldıran aslan gibiydi. Pencereden güneşi gören insan sıcaklığı hissedemediği için tişörtle kendini sokağa attıktan 10 dakika sonra eve geri dönüp annesinden hırkasını da istedi. 

Biz hep aralarda kalırken, ortama tam uyum sağlayamadık herhalde, koşullayamadık bir türlü kendimizi. Buda günün sözü olsun SEVGİLER SAYGILAR..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder