Başlıktan da anlıyacağınız gibi, en çok onları derinden yaralamıştı 12 eylül darbesi, tarifi imkansız acılar, kapanmaz yaralar, psikolojik sorunlar kalmıştı ardından. Kiminin oğlu, yeğeni, kardeşi, abisi, amcası, dayısı, dedesi vs. yani hayattan kopartacak kadar yakınları, yapılan işkencelerle idamlarla öldürülmüştü. Ölenler mi çok acı çekti yoksa kalanlar mı sorusu duyguları tırmalarken, bu güne kadar gelen, eylül anneleri platformu kalanların daha çok acı çektiğini, acılarını kalplerine gömüp soğuk mermer başında ağlamak istediklerini tüm Türkiye olarak bilir olduk. 12 Eylül darbesinin kalıntısı sadece ortak acılar değil, ülkeyi muasır medeniyetler seviyesinden koşarak uzaklaşmasını da sağladı. İnsanların karneyle ekmek, gaz, yağ, şeker aldıkları günlerde, parası olmayanın günlerce aç kaldığı açlıktan ölündüğü günlere zemin hazırladı. Kimin neden öldürüldüğü, neden işkence edildiği yıllar geçse bile hala günyüzüne çıkmış değil. İnsanların gazete okuduğu için, kitap okuduğu için, şarkı dinlediği için, işkence edilip mezarı olmayan ölümlere yol açılmıştı. Platonik sevgilere yol açmıştı darbe, birbirlerine hiç açılamayan sevgileri öldürmüştü, çoğu genç kız aşklarının mezarlarında bile ağlama şanslarını bulamamıştı çünkü mezarları bile yoktu. Bir darbe sabahında kapısında tanklarla uyanan halk, felaketin başladığından habersiz anlamsızca yerel ajanslardan neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Ölenlerden işkencelerden haberleri varmıydı bilinmez fakat bir bilinmeze doğru sürükleniyorlardı artık. Acımasızlığın dişleri kendini gösterip bir daha telafi edilmeyecek acılara doğru yelken açarken, Kenan Evrenin bildirileri ajanslardan halka yayılıyordu. Bu eylül gününde kaybettiler sevdiklerini, cansız bedenleri için allaha ne kadar yalvardıklarını allahtan başka kimse bilemez. Darbeden sonra yeni doğmuş bebeklere en çok konulan isimdi Kenan-Evren, şimdi ise müebbet hapis için peşinden koşturduğumuz kişi... ortak acılarımızın sebebi olan kişi karşısında bizdeki bu tutarsızlık galiba Atatürk döneminden sonra neden bir adım ileri gidemediğimizin bir açıklamasıdır.
Unutmayın ki darbe yeniliği değil, acıyı kederi getirir
Fakirlik zaruret beni ölümle korkutsa da, ben hürriyeti esirliğe değiştirmem. Mevlana
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder