Şimdi ben bu efsaneyi neden anlattım merak içerisinde okumaktasınız gelmek istediğim konu çok basit, bir milletin tarihini değiştirmek için spartaküs olmaya, gerek yok Mustafa Kemal Atatürk gibi düşünmek onun yolundan ilerlemek toplum doğrusuna sürükler bizi. Kılıçla çizdiğimiz sınırları kalemle karalamaya başladık. Amerikan ingiliz medyası Türkiyenin geleceğini çizen haberlere imza atarken, biz kendi haberimizi adam gibi kitleye gösteremez olduk. Futbol stadlarında yaşanan olayları göstermek için birbirimizle yarışırken, ispanyol ingiliz rejileri, kamerayı daima sahada tutma çabası hepimiz tarafında görülüp de görmemezlikten gelmiyor mu? Avrupa da en çok insan hakları mahkemesinden ceza alan birinci ülkeyiz, bak bizimde birinci olduğumuz alanlar var ceza konusunda, kaçakçılık konusunda, cari açık konusunda. Birinciyiz yani kimse elimize su dökemez. Aslında suç bizde değil kardeşim yetiştirenler de, kavgayı, gürültüyü, küçükken öğretmedilermi bize, vur oğlum kır kızım, küfür et hadi bakim. Büyüyünce de şikayet edip hayıflanmadıkmı. O zaman çok ünlü bir replikle size veda edeyim Eğitim Şart. He eğitim illa şart değil önce insan olabilmek şart.
24 Ağustos 2012 Cuma
SPARTA-KÜS
Önderlik yeteneğiyle dikkati çeken Trakyalı bir köle olan Spartaküs, bir olasılığa göre Roma ordusundan kaçmış, haydutluk yaparken yakalanmış ve köle olarak satılmıştı. Spartaküs MÖ 73'te kendisiyle birlikte Capua'daki Quintus Lentulus Batiatus'un gladyatör okulundan kaçan 77 arkadaşıyla Vezüv yanardağı'na sığındı. Küçük bir Roma ordusunca kuşatılan kaçaklar, asma dallarından yaptıkları halatlarla uçurumdan aşağı inerek Romalı askerleri şaşırtıp kaçmayı başardılar. Spartaküs, kendisine katılan ve sayıları 100 bine ulaşan kaçak köle ve gladyatörlerle Lucania'ya doğru yürüdü. Amansız bir çatışma sonucunda Publius Varinius'u yendi ve Thuria ile Metapontion kentlerini yağmaladı. Spartaküs artık Güney İtalya'ya egemen olmuştu. Roma Senatosu birden tehlikenin farkına vardı. MÖ 72'de iki konsülün yönetimindeki güçler Spartaküs'ün üzerine gönderildi. Spartaküs onları yendikten sonra kuzeye, Alpler'e doğru yürüyüşe geçti. Gallia Cisalpina valisi onu durdurmaya çalıştıysa da, yenilgiye uğradı. Köle ordusu artık Alpler'i geçebilir ve güvenlik içinde dağılabilirdi. Ne var ki, kimse İtalya'dan ayrılmak istemedi. Spartaküs, ister istemez güneye yürümek durumunda kaldı. Lucinia'ya geri dönen ordu, orada ilk kez Marcus Crassus'a yenildi. Spartaküs, Sicilya'ya geçmeyi tasarlayarak Messina'ya çekildi. Onları kaçırmaya söz veren korsanlar sözlerinde durmadı. Crassus köleleri kuşattıysa da, Spartaküs kuşatmayı yararak çekildi. Daha sonra, MÖ 71'de, savaşmakta direnen köleler Romalılarca kılıçtan geçirildi. Romalı general Pompeius, Spartaküs'ün ordusundaki çok sayıda kaçağı yakalayıp öldürdü. 6000 kişiyi tutsak alan Crassus, Appia Yolu boyunca tümünü çarmıha gerdirdi. Spartaküs'ün cesedi ise asla bulunamadı. O dönemdeki inanışa göre tanrıların onu yanına aldığı, koruduğu gibi dedikodular yayıldı. Ancak Spartaküs'e ne olduğu asla öğrenilemedi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder