Selam arkadaşlar, bu aralar fazla görüşememekteyiz sıcaklar beynime beynime işlemekte bende bir bloğumun olduğunu hatta ben olduğumu unutmaktayım. Neyse konuya girelim bu hafta sonu Türkiyede gizli kalmış, el değmemiş, çok az meraklı insanın bildiği, saflığını, cahilliğini, tarihini, anadolu delikanlılığını kaybetmemiş bir yerdeydim. Çanakkale Geliboluya bağlı Bolayır köyündeydim. Sonunda köy yazdığıma bakmayın,
medeniyetin, tarihin, cumhuriyetin, eğitimli insanların kokusu buram buram sokaklarında kokmaktadır. Atinalılara, Spartalılara, Bergama krallığına, Romalılara, Bizanslılara Osmanlılara ev sahipliği yapmış, Vatancı Şair olarak da bilinen Namık Kemalin mezarının bulunduğu, bırak Türkiye tarihini dünya tarihini içinde barındıran bir yapıya sahip hatta bence köy koruma altına alınmalı tarihi miras olarak nitelendirilmelidir.
Bu biraz ütopya oldu galiba elimizdeki tarihi ingilizlere verdikten sonra bundan bahsetmek biraz abes olur neyse konuyu dağıtmayalım. Bolayır köyünün bir özelliğide sahili ve denizi, dünyadaki ilk kendi kendini temizleyen deniz, müthiş bir sakinlikle ve temizlikle insanlara keyifli vakit sunuyor. Plajı biraz bakımsız ama istanbuldaki plajları gördükten sonra şükretmek geliyor içimizden. Denizin üzerinden içini rahatlıkla görebiliyorsunuz altın rengi kum miami sahillerini andırıyor. Cankurtaran yok, ip sınır yok ama insanlar istediği derinliğe kadar gidebiliyor çünkü orada deniz seni seviyor. Kilyos da denize akıtılan atıklar, denizden alınan kumlar sebebiyle deniz insanları boğarak bir nevi intikamını alıyor. Bu arada Fethiye ölüdenizden daha ölü söylemesi benden, bazı rüzgar sörfçüleri ise, buranın alaçatı dan daha iyi olduğunu söylüyorlar. Lahmacun .bodrumdaki gibi 50tl değil 1.50 tl. Plajdaki şezlong işletmecileri ise nazik ve samimi, osmanlı padişahı türbesindeki bizi sıcak yüzüyle karşılayan teyzeyi unutamam, köye girişte sağlı sollu köy kahvelerini unutamam hayalimdeki gibi, sizinde hayallerinizde olsun gidip görmenizi isterim. İyi günler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder